Kişilerin birbirleriyle her türlü sözleşmeyi yapabilmeleri hususunda özgür olduklarını belirten Türk Borçlar Kanunu'nun 26. maddesinin hukuk düzeni içerisinde bir takım sınırlamaları mevcut olup, bu sınırlamalara uymak kaydıyla her şekilde sözleşme yapma veya yapmama konusunda kişiler hukuk düzenince özgür kılınmıştır. Bu nedenle Türk Borçlar Kanunu'nda her türlü borç ilişkilerine uygulanacak temel hükümler, genel hükümler başlığıyla düzenlenmiştir. Söz konusu genel hükümler; borç ilişkilerinin nelerden kaynaklandığı, borç ilişkilerinin nasıl ve ne şekilde doğduğu, borç ilişkilerinin ne şekilde sona ereceği, bir tarafın borcunu ödememesi halinde ne gibi yaptırımlara tabi olacağı gibi bir çok hüküm içermektedir.
Nitekim borçların tarafların birbirlerine uygun irade beyanlarının ortaya konulmasıyla, yani sözleşmeyle kurulması mümkün olduğu gibi, haksız fiil sonucunda bir takım borçların da doğması mümkündür. Diğer bir deyişle, taraflar arasında hukuki ilişki olmasa dahi, haksız fiil olarak adlandırılan ve hukuk düzeninin korumadığı bir eylemin gerçekleştirilmesi suretiyle zarar meydana gelen olaylarda, zarar verenin zarar görene olan tazmin borcu da Borçlar Hukukunun konusu kapsamındadır. Öte yandan bir tarafın sebepsiz yere zenginleşirken diğer tarafın malvarlığında azalma meydana getiren ve herhangi bir hukuki dayanağı bulunmayan durumlarda da zenginleşen tarafın diğer tarafa iade borcu doğduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla taraflar arasındaki borçların doğumunun bir çok farklı şekilde meydana gelmesi mümkün olup, bunlara bağlanan sonuçlar kanuni düzenlemeye göre farklılık göstermektedir.
Borçların doğumu, ifa edilmesi ya da edilmemesi ve borçların sona ermesi gibi genel nitelikteki hükümlerin yanı sıra, kanunun ikinci bölümü özel hükümler başlığı taşımakta olup, bu bölümde bizzat kanun tarafından düzenlenmiş sözleşme tiplerine ilişkin hükümler yer almaktadır. Bizzat kanunda düzenlenen sözleşme tipleri, çeşitli özelliklerine göre sınıflandırılmaktadır. Buna göre;
Sözleşme yapabilme özgürlüğünün kanun tarafından benimsenmiş olması nedeniyle kanunda bizzat düzenlenen sözleşme tiplerinin dışında da sonsuz sayıda sözleşmenin üretilmesi ve düzenlenmesi mümkündür.
Nitekim, kişiler arasında borç ilişkisi doğuran olayların farklı kaynaklardan oluşması mümkündür. Örneğin borç ilişkisi bir tüketici işleminden doğabileceği gibi, inşaat hukukunun konusuna giren müteahhitle arsa sahibi arasındaki sözleşme ilişkisinden doğması da mümkündür. Bu nedenle, borçlar hukukunun konusu oldukça geniştir.
Bu nedenle sözleşmelerin düzenlenmesi, yorumlanması ve sözleşmeden kaynaklanan alacakların tahsil edilmesi özel uzmanlık gerektiren hususlardır.
Her türlü farklı borç tipine ilişkin uyuşmazlıkların çözülmesinde, hukuk yoluyla alacak haklarının talep edilmesinde ve taraf haklarının savunulmasında Kaşe Hukuk&Danışmanlık Bürosu hizmet vermekte olup, Borçlar Hukuku kaynaklı uyuşmazlıklarda en iyi avukatlık hizmetini verebilmek ve müvekkil haklarını korumak adına faaliyet göstermektedir.
Telif Hakkı © 2021 Kaşe Hukuk&Danışmanlık - Tüm Hakları Saklıdır.